“Kendi heykelini yontmaya devam et!”
Bu sözler, eski dünya bilgelerinden, Yeni Platonculuğun kurucusu Plotinos’un tüm zamanlara hitap eden çağrısıdır. Elimizdeki kitap, Plotinos’un yaşam hikâyesini çeşitli veçheleriyle izleyerek, onun aşkın bir varoluşa yönelik bireysel deneyimini betimliyor. Kendini bulmak için bakacağın ilk yer sensin, diyor Plotinos. İyiyi, güzeli, saf aşkı ve erdemi yaşamak için kendini yontmalı, üzerindeki kabukları atmalı ve içindeki varlığı keşfetmelisin. Bu ancak bütün görünümlerin ötesine geçen saf bir bakışla mümkündür. Ne var ki dünya, nesneleri, suretleri, sıfatları ve renkleriyle araya girer ve bakışımızı bulandırır. İnsan aklını ve ruhunu bunlardan kurtarmalıdır; tefekkür ve temaşa yoluyla aşkın olana yönelmelidir. Plotinos insanın bunu nasıl başaracağını, hangi merhalelerden geçeceğini ve mutlak âlemin neye benzediğini anlatır. Ona göre insan ruhunu yüceltebilmelidir ama bedenini de yok saymamalıdır. Tefekkür ve temaşa için sağlıklı bir beden gerekli. Plotinos’un reddettiği şey ise bedenin dünyevî arzularıdır. Tensel âleme mahkûm olan insan, tinsel âleme erişemez.
Antikçağ felsefesi uzmanı Pierre Hadot bu kitabında Plotinos’un felsefesine dair etkileyici bir özet sunuyor. Yalın ve akıcı diliyle, Plotinos düşüncesinin temel öğretilerini geçmişteki ve bugünkü anlamlarıyla aktarıyor. Ben’in mertebeleri, Mevcudiyet, Aşk, Erdemler, Tatlılık ve Yalnızlık gibi anahtar temalardan hareketle, Antik düşüncenin temel meseleleri olan Tin, Ben, Bir, İyi, Güzel ve Erdem kavramlarının Plotinosçu yorumlarına odaklanıyor. Hadot’ya göre Plotinos felsefesi öncelikle bir yaşam bilgeliğidir ve sonrasında bu bilgeliğin hedefi tinsel bir varoluşa ulaşmaktır.